Adliye kadar mutsuz bi yere dünya üzerinde az rastlanır. Herkesin derdi var, herkes çaresiz. Avukatlar bıkkın, stajyerler her zaman yorgun. Hakimler desen suratsız, yaşlı, ciddi. Adliye kirli krem renginde. Duvarlari pis, camlari pis, dosyalari pis.
Ama bugun adliyeden daha mutsu biri var etrafta; ben. 4 yıllık sevgilimsiz, deli gibi aşık olduğum adamsız geçen 2. Günüm. Şu anki ruh halime göre söyleyebilirim ki ağaçların nasil hissettigini anlayabiliyorum. Öylece duruyorlar. Ama canlılar! Rüzgar esiyor sallaniyorlar yaptak dokuyor, sonra geri açıyorlar. Ama öyle olmasi gerektiği için. Bomboşlar, boomboş bakıyorlar etrafa. Bir ağaç gibiyim bugün yaptığim her sey rutinden. Ara ara burnumun direği sızlıyor gözlerim doluveriyor. O an ağlayacak kadar bile özgür değilim. Bir ağaç gibi, köklerim çok sağlam , bağlıyım, hareket edemiyorum.
Bugun ona bir mesaj attim. Onemli bir sey soyledim kendimle ilgili. Cok endiselenir onemser sandim. Donuk donuk bir seyler soyledi. Şaşırdım, bu beni hırslandırır ona kızarım sandim, o dedigim sey gerceklesmedi bir an bile.
4 yılın icinde yasadigimiz 269918 tane ayriliktan daha farkli oldu sanirim bu sefer. Sakince, sessizce, tek bir mesajla. Öylece.
Ölüm gibi bir şey oldu, ama kimse ölmedi.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder